top of page
  • Yazarın fotoğrafıAdmin

Sorun nedir? (Ş. Teoman Duralı)

[B]izim "Sorun Nedir?" başlığı altında bundan böyle yapacağımız, sorunsal (problematik) kavramları felsefece, demek ki eleştirel tutumla çözme denemesi olacaktır. Böylelikle kafamızı uzun süredir karıştırıp duran sorunsal kavramları çözümleyip onları anlamca yerli yerlerine oturtmuş olacağız. Madem medenî toplumlar, kavramlarla örülmüş şebekeler içerisinde bildirişirler, öyleyse bütün kurumların yozlaşması, ilkin, düzgünce tarîf olunmamış, dolayısıyla da açık seçikce belirlenmemiş kavramlardan kurulu bozuk bildirişme şebekelerinden başlar. Bozuk bildirişme şebekelerinin içinde hareket ederek sorunlar çözüme kavuşturulamazlar. Çözülememiş sorunlaraysa, 'bunalım' diyoruz. En şiddetli ve önemli bunalımlar da, hayatımızı ziyâdesiyle ilgilendiren ahlâktan ve tarih-toplum sahasında geçen kavramlardan doğarlar. Biz de işte burada, bu çeşit kavramları ele alıp inceleyeceğiz.

Ş. Teoman Duralı'nın Sorun Nedir? Felsefe-Bilim Düşünüşü başlıklı kitabı bir taraftan felsefenin temel kavramlarından "sorun"u, diğer taraftan yerli bir felsefî nazardan genel olarak sorun hâline gelmiş konuları sistematik bir çerçevede ele alır. Duralı ortaya koyduğu yaklaşımda İslam'ın kaynakları yanı sıra felsefe, biyoloji, tarih ve mantığın imkânlarından da yararlanmaya ve bakış açısını geniş tutmaya özen gösterir.


Anlaşılacağı üzre, 'anlama' çabasında 'tarih', 'edebiyat' ile 'ilahiyât merkezî önem taşımaktadırlar. Buradan hareketle 'insanaraştırması', özellikle 'ilahiyât', 'mantık', 'tarih', 'edebiyat' ile 'biyoloji' takviyeli genişletilmiş bir 'yaşama felsefesi'ni önümüze sermekte olup hareket noktası, "Sorun Nedir?" üst sorusu'dur. Cevap, "Sorun, İnsandır". O hâlde "Sorun Nedir?" üst sorununun altında yer alan özgül soru, "İnsan Nedir?"dir. Bu soruyu tüketesiye cevaplamak imkânsızdır. Yine de, soruya doğru yaklaşım, yolun yarısıdır.

Soru sorma işinin doğal neticesi olarak beliren "sorun", Duralı'nın felsefesinde felsefe-bilimin ana hareket ettiricisi, dinamosudur. Nihai olarak "sorun" aracılığıyla hakikatin üzerini örten peçeler kaldırılacak, neyin doğru olduğu belirlenebilecektir.


Kitabın önemli bir parçasını da Duralı'nın "Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyetine Seçenek Arayışı" ve "Kızılelma: Kutadgubilig" adlı bölümler oluşturmaktadır. Bunların ilkinde mevcut kapitalist sistem ve onun karşısında konumlanacak diğer seçeneklerin mevcut olup olmadığı sorusu öne çıkar. İkincisindeyse "Türklük" kavramı üzerine bir araştırma söz konusudur.


Felsefe, özellikle de felsefe tarihi, metnin; bilim, deney verisinin; sanat ise, yalınkat insan-toplum ile doğa olaylarının yorumudur. Bilgilenme hedefine kilitlenmiş felsefe ile bilim içten içe uzvî bütünlük oluştururlarken, farklı bir gâyenin mürîdi sanat, apayrı yapı özelliğini gösterir. Ne var ki, gerek beslendikleri kaynaklar, gerek yapıca özellikleri gerekse murad ettikleri amaçlar bakımından felsefe-bilim ile sanat, birbirlerinden nice ayrı düşerlerse düşsünler, insana mahsûs en önemli vasıfta, aşkın-yorum yetisinde ortaktırlar. 'Aşkın-yorum'un, yanî transsendentalliğin, 'felsefe-bilim' yakası dialektik, buna karşılık 'sanat' cephesi estetiktir.

İyilik ile güzelliği bize esinleyebilecek bir dış dünya kaynağı yoktur. Tersine, iyilik ile güzelliği dünyaya insan yansıtır. İnsandaki iyilik ile güzellik fikirlerine dünyada tekabül edebilecek olaylar yahut süreçler bulunmaz. Bu fikirlere dünyada uygun-düşen-karşılıkları tayin eden insandır.


bottom of page