Netflix’in son bombası “Chaos”, Yunan mitolojisine modern bir yorum getirmek istemiş. İstemiş diyorum çünkü başarmış mı tartışılır. Diziyi izlerken, sanki Olimpos tanrıları bir reality showda rol almış da her hafta “bu hafta kim elenecek?” tadında bir curcuna yaşıyoruz. Peki bu iyi mi? Yoksa Yunan mitolojisini kurguyla çarpıtan bir başarısızlık mı? Ona birlikte bakalım.
Öncelikle, Chaos tanrıları günümüz sorunlarıyla boğuşuyor. Zeus, yaşlanmaktan korkuyor ve botoks randevusu alsa şaşırmam. Hades ise yeraltı dünyasında depresyona girmiş, iş motivasyonu sıfır. Hermes, Twitter CEO’su gibi dolaşıp sürekli haber taşıyor. Bu arada, dizi genç bir grup insanın tanrılarla olan bağlantılarını da keşfetmelerini konu alıyor. Tabi bu bağlantılar o kadar derin ki aralarındaki kimya bulaşık deterjanı reklamı kadar etkileyici.

Dizinin yaratıcılarının niyeti açık: “Mitolojiyi güncelleyelim, gençler izlesin, biraz da popüler kültürle harmanlayalım.” Ama işin aslı şu ki tanrıları ergen dertleriyle boğmak ne kadar zekiceydi tartışılır. Eski Yunan’ın ihtişamını ve trajedisini bu kadar hafife almak, tam bir kaos olmuş. Bir de Netflix’in gizli silahı sandığı diversity yani çeşitlilik kavramı. Başlarda hiçbirimiz ayıkmadık ama sonra her dizide ya da filmde bu diverse gezegeni görme konusunda, ironideki cömertliğimizi konuşturduk.
Karakterler? Geriye dönüp bir Homeros okusalar iyi olurmuş. Zeus’tan Afrodit’e kadar tanıdığımız mitolojik figürler sanki kendi karikatürize versiyonlarını oynamışlar. Derinlik yok, hikâye ilerledikçe “Bu mu yani?” dedirtiyor. Yani Afrodit’in tek derdi Instagram beğenileri mi oldu şimdi?
Oysa, Zeus, gökyüzünün mutlak hükümdarı, Olimpos’un zirvesinde adeta bir devrimci bilgelikle hüküm sürer; şimşekleri sadece birer silah değil, aynı zamanda yeryüzündeki adaletin ve düzenin mutlak simgeleridir. Gücünün ve öfkesinin gökleri titrettiği anlarda dahi, içindeki karmaşık ve ikircikli doğa barizdir hem koruyucu bir baba figürü hem de tutkularına yenik düşen bir adam. Yanında her daim sadık ve kurnaz Hermes vardır -tanrıların habercisi, pelerinleri rüzgârda savrulurken ince zekâsıyla sınırları aşan, gölgelerden seslenip dünyanın karanlık köşelerine ışık taşıyan bir simya ustasıdır. Zeus’un şimşeği ne kadar kuvvetliyse, Hermes’in kelimeleri de o denli keskin ve oynaktır. Bu iki kudretli figür, mitolojinin derinliklerinde insan ruhunun karmaşık dinamiklerini yansıtır; güç, bilgi, hırs ve ahlakın iç içe geçtiği bir kozmosta, her biri kendi yolculuğunu sessizce fakat görkemle sürdürür. Ama dizide sanki mahalleden çocuklarla muhatapmışız gibi bir algı yaratılıyor. Ben eşitlik ve çeşitliliğin mitolojiyle bu kadar girift bir yapıda işlenmesini popüler kültürün yansıması olarak görüyorum. Son derece samimiyetten uzak reklam kokan hareketler gibi geldi bana…
Görsel efektler ise, eh işte. Netflix’in bütçesinin çoğu tanrıların kostümlerine gitmiş gibi duruyor. CGI teknolojisi o kadar yapay ki Yunan tanrılarının doğaüstü gücünden çok bir bilgisayar oyunu tanıtımı izliyormuş hissi uyandırıyor.
Sonuç olarak, “Chaos” mitolojiyi yeniden keşfetmek isteyenler için bir seçenek olabilir ama beklentiyi yüksek tutmamakta fayda var. Zaten kaos arıyorsanız, dizi yerine sabah trafiğine çıkmak daha otantik olabilir.